TELİF HAKLARI DERNEĞİ
  • Telif Hakkı, Kul hakkıdır.
Telif Hakkı, Kul Hakkıdır.

Ünlü senariste Anayasa Mahkemesi'nden kötü haber

Yazdığı senaryolar kullanılarak çekilen 347 filmin televizyonlarda izinsiz gösterilmesi nedeniyle açtığı telif hakkı davası reddedilen Türk sinemasının emektar senaristlerinden Safa Önal,
02.01.2019

Anayasa Mahkemesi 

Türk Sineması'nın emektar senaristlerinden Safa Önal'ın, senaryoları kullanılarak yapılan 347 filmin izinsiz televizyonlarda gösterilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasını yerinde görmedi.

Ünlü senarist, yönetmen Sadef Safa Önal, senaryo yazarı olduğu 347 filmin 1 Ocak 1995-31 Mayıs 2004 tarihleri arasında Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) televizyon kanallarında bin 891 kez gösterildiği gerekçesiyle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'ndan doğan eser sahipliğinin tespiti, eser sahipliğinden kaynaklanan mali ve manevi haklarına tecavüzün önlenmesi ve 50 bin lira telif ücretinin yasal faiziyle tazminat olarak ödenmesi istemiyle 7 Temmuz 2004'te İstanbul (4) Numaralı Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde dava açtı.

Mahkemece yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında, başvurucunun üzerinde hak iddiasında bulunduğu 347 filmden "Firuze", "Fosforlu Cevriye" ve "Yalnız Güneş Şahitti" isimli üçü dışındakilerin "yapımına başlanma tarihi"nin, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 12 Haziran 1995 tarihinden önce olduğu tespit edildi.

Mahkeme, bu nedenle Safa Önal'ın açtığı davayı reddetti.

Gerekçede, 5846 sayılı Kanun uyarınca, "yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarının", 12 Haziran 1995'ten önce yapımına başlanan sinema filmlerine ilişkin bir mülkiyet hakkının bulunmadığı, bu tarihten önce yapımına başlanan sinema filmlerinin fikri mülkiyet hakkının sadece filmin yapımcısına ait olduğu belirtildi.

Somut olayda, ihtilaf konusu 347 filmden "Firuze", "Fosforlu Cevriye" ve "Yalnız Güneş Şahitti" isimli üçü dışındakilerin "yapımına başlanma tarihi"nin 12 Haziran 1995'ten öncesi olduğunu hatırlatan Mahkeme, başvurucunun bu filmlere ilişkin eser sahipliği vasfının bulunmadığı sonucuna vardı. Mahkeme, "yapımına başlanma" tarihlerinin başvurucu tarafından ispatlanamayan bu üç filmin TRT'ye ait televizyon kanallarında gösterilmediğini kaydetti.

İlk derece mahkemesi kararını temyizen inceleyen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de 9 Ocak 2014'te temyiz istemini reddederek kararı onadı. Karar düzeltme istemi aynı Dairenin 4 Temmuz 2014 tarihli ilamıyla reddedildi.

Safa Önal, bu kararın 13 Ağustos 2014'te tebliğ edilmesi üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Önal, başvuru dilekçesinde, senaryosunu yazdığı 347 filmin TRT televizyonlarında izni alınmaksızın gösterilmesi nedeniyle fikri mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü. 5846 sayılı Kanun'da 12 Haziran 1995 tarihinde yapılan değişikliklerle senaristin eser sahipliğinin açıkça kabul edildiğini savunan Önal, mülkiyet hakkının zedelendiğini ifade etti.

Yüksek Mahkemenin gerekçesi

Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, Safa Önal'ın mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verdi. Mahkeme, yürürlükteki hukuk kuralları gereği ünlü senaristin, senaryosunu yazdığı filmler üzerinde mülkiyet hakkının bulunmadığı sonucuna vardı.

Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde, Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkının, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsadığı, sinema filmi ile sinema filmi senaryosunun da sanat eseri mahiyetinde olup fikri mülkiyet kapsamında olduğu belirtildi.

"Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikayet eden bir kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır" tespiti yapılan gerekçede, fikir ve sanat eserlerinden doğan mali ve manevi hakların, fikri mülkiyet hakkı olarak mülk teşkil ettiği ve Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı güvencesinden yararlandığı hususunda bir tereddüt bulunmadığı belirtildi. Gerekçede, ancak fikir ve sanat eserlerinden doğan bu mali ve manevi hakların sahibinin kim olduğu meselesinin, konuyu düzenleyen ilgili hukuk metinlerine bakılarak tespit edilebileceği vurgulandı.

Olayda başvurucunun, yazdığı film senaryolarının izinsiz kullanımından değil, senaryoları kullanılarak yapılan 347 filmin izinsiz olarak TRT'nin
televizyon kanallarında gösterildiğinden şikayet ettiği belirtilen gerekçede, bu bakımdan sinema filmleri üzerindeki fikri mülkiyet hakkının kime ait olduğunun ve senaryo yazarının sinema eserleri üzerinde malik sıfatının bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerektiğine işaret edildi.

Gerekçede, fikir ve sanat eserlerinin mülkiyetinin kime ait olduğu konusunun 5846 sayılı Kanun'da düzenlendiği, Kanun'un 8. maddesinin 1 Ocak 1952'de yürürlüğe giren ilk halinde, bir sinema eserinin sahibinin onu imal ettiren (yapımcı) olduğunun hükme bağlandığı hatırlatıldı.

Aynı Kanunun bu maddesinin 1995'te değiştirilerek, sinema eserlerinde "yönetmen, özgün müzik bestecisi ve senaryo yazarı"nın eserin birlikte sahibi olduklarının düzenlendiği, yapımcının sinema eseri üzerindeki hakkının ise "bağlı hakka" dönüştürüldüğü belirtildi. Bu sırada 5846 sayılı Kanun'a eklenen ek 2. maddeyle de sinema eseri sahipliğiyle ilgili değişikliklerin "Kanun'un yürürlüğü girdiği tarihten sonra (12 Haziran 1995) yapımına başlanan" sinema eserlerinde uygulanmasının öngörüldüğü kaydedildi.

Söz konusu ek maddenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine itiraz başvurusunda bulunulduğu, Mahkemenin 2001'de, "yönetmen, özgün müzik bestecisi ve senaryo yazarı" yönünden iptal istemini reddettiği anımsatılan gerekçede, şunlar kaydedildi: 
"Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde 12 Haziran 1995'ten önce yapımına başlanan sinema filmlerinin sahibinin filmin yapımcısı, sözü edilen tarihten sonra yapımına başlananların sahibinin ise yönetmen, özgün müzik yazarı ve senaryo yazarı olduğu söylenebilir. Bu durumda 12 Haziran 1995'ten önce yapımına başlanan sinema filmlerinin senaryo yazarının anılan filmler üzerinde mülkiyet hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda başvurucunun senaryo yazarlığını üstlendiği filmlerden 'Firuze', 'Fosforlu Cevriye' ve 'Yalnız Güneş Şahitti' isimli üçü dışındakilerin 12 Haziran 1995'ten önce yapımına başlandığı kesin olarak saptanmıştır. Yürürlükte bulunan hukuk kurallarına göre dava konusu 347 sinema filminden üçü dışındakilerin malikinin, filmleri imal ettiren (yapımcı) olduğu anlaşılmıştır. Senaryo yazarı olan başvurucunun bu sinema filmleri üzerinde herhangi bir mülkiyet hakkı bulunmamaktadır."

Gerekçede, "Firuze", "Fosforlu Cevriye" ve "Yalnız Güneş Şahitti" isimli üç filmin ise "yapımına başlanma" tarihlerinin başvurucu tarafından ispatlanamadığı ifade edildi.

Dava konusu yapılmış maddi olay ve olgular ile delillerin değerlendirilmesinin ilke olarak derece mahkemelerinin takdirinde olduğuna işaret edilen gerekçede, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında derece mahkemelerinin maddi olay ve olgular ile delillerin değerlendirilmesi hususundaki takdirini denetlemesinin kural olarak mümkün bulunmadığı vurgulandı.

Ancak derece mahkemelerinin bu husustaki değerlendirmelerinin bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bunun hak ve özgürlüklere müdahale teşkil etmesi halinde Anayasa Mahkemesinin denetim hakkının saklı olduğu hatırlatılan gerekçede, "Başvurucu tarafından, Mahkemece ulaşılan bu kanaatin aksi sonuca varmayı gerektirecek herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı gibi Mahkemenin bu husustaki değerlendirmesinin bariz takdir hatası veya açık
keyfilik içerdiği de söylenemez. Dolayısıyla başvurucunun, mülkün varlığını ispat yükümlülüğünü yerine getiremediği sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, somut olayda Anayasa'nın 35. maddesi kapsamına giren 'mülk'ün varlığından bahsedilemeyeceğinden mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir." ifadelerine yer verildi.

Makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiası

Safa Önal'ın yargılamanın on yıl sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasını da inceleyen Anayasa Mahkemesi, benzer başvurularda verdiği kararları dikkate alarak, somut olayda yaklaşık on yıl devam eden yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna vardı. 
Gerekçede, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verildiği, ihlal tespitiyle giderilemeyecek manevi zararları karşılığında başvurucuya net 12 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verildiği bildirildi.

Mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilemez olduğuna karar verildiğinden Önal'ın 100 bin maddi, 100 bin manevi olmak üzere toplam 200 bin liralık tazminat talebi reddedildi.

Safa Önal

Önal, 1931 yılında Nevşehir'de doğdu. Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdikten sonra kısa öykülerle yazarlığa başlayan Önal, bir yandan da çeşitli dergilerde çalıştı. 
Öykülerini "Dünyanın En Güzel Gemisi" adlı kitapta toplayan Önal, daha sonra senaristlik konusunda ilerleme kaydetti. Önal, 1973 yılından itibaren yönetmenliğe başlayarak 40'a yakın film yönetti.

Çok sayıda fotoroman senaryosu da bulunan ünlü yönetmenin "Beyaz Şemsiye" adlı fotoromanında Türkan Şoray ve Cihan Ünal rol aldı. Televizyon kanallarına dizi senaryoları da yazarak meslek yaşamını sürdüren Önal, 2007 yılında yaptığı "Hicran Sokağı" adlı filmle yönetmenliği bıraktı. 
Türk sinemasında "Tatar Ramazan", "Yumurcak", "Vesikalı Yarim", "Ah Güzel İstanbul" ve "Cingöz Recai" gibi birçok sevilen filme imza atan Önal, filme çekilen 395 senaryosu ile 2005 yılında "En Fazla Filme Çekilmiş Senaryonun Sahibi" olarak Guinness Rekorlar Kitabı'nda yer aldı.


Yorum Ekle
Cafer VAYNİ
04.01.2019 00.48.35

Senaryonun İlim ve edebiyat eseri kapsamında değerlendirilmesi kanaatindeyiz. Eser sahipleri mahkeme hakimlerini konularıyla ilgili olarak çok iyi yönlendirmelidir. Hakimler de zaten bu yönlendirmeleri de bilirkişilere sormaktadır.